Çok bilgili, çok aktif, özverili çalışan insansanız iş bulmanız bizi ülkede maalesef zor oluyor. Yurt dışında nasıldır bilemem ama bizim ülkemizde bilen insanla, aktif insanla çalışmak için iş vermeye gelince bir yan çizmedir gidiyor. Şöyle ki,
İş ilanı veren kurum yada insanlar hem çok şey bilsin müracaat eden kişi hem de çok bilen birisi çıkınca ben bunu tatmin edemem, çok maaş ister ama ben az maaş veririm gibi düşünceden olsa gerek bu insanlardan uzak duruyorlar.
Kendimden örnek verecek olursam; Edebiyat ve sinemaya gönül vermiş olan biri olarak hale hazırda bu alanda para kazanıp kendi hayatımı idame ettirecek parayı kazanacak noktaya gelemedim. Aslında benim gibi çok insanın olduğunu da söylemek lazım. Hal böyle olunca hayatımı idame ettirmek için başka iş, meslek alanlarında da kendimizi geliştirip geçimimizi sağlamak zorundayız.
Çok okuyor olmam, çok araştırmacı olmam nedeniyle olsa gerek birçok konuda neredeyse uzman statüsünde bilgi sahibi oluyorum. Bazen kendi bilmişliliğimden kendim bile yok bu kadarı da fazla dedim oluyor. Ben böyle yazdım diye öyle herkese bilmişlik taslayan ukala biri olduğumu da düşünmeyin. Bilgimi hep saklayan söylemekten geri duranlardanım.
Bu güne kadar çeşitli işler yaptım mesaili ya da freelans, yada kendi işimi kurdum vs. Son 3 yılımı Avrupa’da olan bir firmaya içerik üreterek geçirdim. Geçen yılın 10 Ağustos’unda işime son verildi bana ihtiyaç kalmadığını söylediler. Bana da saygı duymaktan başka yol kalmamıştı.
Uluslararası bir festivalin devamı için bir Vakıf kurulacağı ve bu vakfın başına geçmem söyledi. Sözde ret edemeyeceğim bir ücret verileceği de eklendi. 5 ay bu oluşun ha oldu ha olacak bekledim. Sonuç asgari ücretten bir tık üstü ücret teklif edildi. Bende tatlılıkla yapamayacağımı söyledim ve yeni umutlar için iş arayışına girdim.
Edebiyat ve sinema tutkumu sekteye uğratmayacak ve benimde kendimi en iyi geliştirdiğim son yılların popüler mesleği Seo, Adwords yönetini ve Sosyal Medya yönetimi konusunda iş aramaya başladım. Amacım çok paralar kazanmak değil geçimimi sağlamak ve namerde muhtaç olmamak.
Bir sağlık alanında hizmet veren kurumla anlaştım. Günde iki saat orada çalışacaktım diğer kısımlarda evden hizmet verecektim. Home Ofis yani. Neyse başladık işimden memnun kaldılar ya evden çalışın zaten buraya gelmeniz gereksiz deyip anlaştım ücretten indirim istediler. Üç aşağı beş yukarı anlatım miktarın altında bir ücrete anlaştık.
41 günde dünya kadar içerik üretip iş yaptım ama maaşımı alamadım, sigortamı da yapmamışlar. Sonuç işten ayrıldım. O sırada başka bir kurulmada anlaşma yaptım ama cüzi sayılabilecek bir rakama. O kurumda seçimleri ve krizi söyleyerek sosyal medya çalışmasından vazgeçtiklerini bildirdiler. (Çokta ihtiyaçları yok aslında hak veriyorum onlara yani)
Yine kaldım işsiz. Bu arada işsizlik maaşının zamanını geçirdiğimden devletten de o konuda destek alamadım.
Şimdi asıl sorun şu; ben nereye başvursam düzdün yapısı olan kurumlar; ben; parasal anlamda da tatmin edemeyeceklerini düşünüyorlar ve çok yönlü olmam çok aktif olmam çok da bilmiş olmam o kurum yöneticilerinin benden çekinip işe almayışıyla son buluyor.
Hâlbuki paragöz olmamakla beraber bilgimle çok işi kısa zamanda yapıyor ve zevk alıyorsam işten çok faydalı, çok yönlü katkım oluyor.
Sonuç; değişen hiçbir şey olmuyor. Ya çok kazanan yazarlar arasına gireceğim yada çok kazanan yönetmenler arasına.
Üniversitede okuyan bir oğlum, evde 12 yıldır benle yaşayan kedim, üç yıldır sokaktan sahiplendiğimiz 2 köpeğimiz ve bahçemden eksik olmayan 5 ile 10 arası değişen sokak kedilerine bakmak zorunluluğum var.
İş ile işsizlik arasındaki sınavım.
Akan Bozat
akanbozat@gmail.com
21 Mayıs 2018, Pazartesi – İstanbul