Yarın sandığa gidip gelecek 5 yıl bizi kimin, kimlerin yöneteceğine karar vereceğiz. Parti sloganlarına ve Cumhurbaşkanı adaylarının söylemlerini iyi dinleyin, süzgeçten geçirip oyunuzu kullanın.
AK Partinin ve ona oy verecek olanların her seçimde olduğu gibi bu seçimde de altına sığındıkları bir sloganları var. “Güçlü Türkiye ve İstikrar istiyorsan oyunu Ak Partiye” diye.
“Güçlü Türkiye” sloganının altı boşaldı aklı başında olan az çok matematik ve mantığını kullanan her insan bunun böyle olmadığını çözecek durumda. 16 yıldır güçlenememiş Türkiye’nin bundan sonra aynı kadrolarla aynı liderle güçlenmesini beklemek polyanacılık oynamak olur. Güçlü olmak demek, Sanayiniz ile, ekonomiyle, eğitimli insan gücü ile, paranızın değeri ile, yer altı kaynaklarınız ve kendinize has ürünlerin üretimiyle olur. Bunları yanlış anlayan bir yönetimin bundan sonra bu sloganı kullanması kadar komik bir durum olamaz.
16 yılda Sanayi adına hiçbir yatırım yapma, ekonomiyi üterim değil tüketim ekonomisiyle yönet, her ile neredeyse üniversite aç ama eğitimsiz nesil yetiştir, eğitim sistemini batır, tarım hayvancılık gibi ülkenin lokomotifi olabilecek alanları yok et yurt dışına bağımlı hale getir sonrada Güçlü Türkiye de.
“İstikrar için” diye bağıran kesim 16 yıl da istikrar değil ülkeye kargaşa getirmiştir. 4 milyon Suriyelinin ve çocuklarının Ülkenin geleceğine olumsuz etkilerinin olacağını herkes biliyor, görüyor, sıfır komşularla sorun var iken şu an barışık olduğumuz komşumuz yok. Eğemem güçler sınırlarımızda savaş oyunları oynarken onların oyununda yandaş olup Suriye, Irak’ta yaşanan savaşa ilk odunu atan Türkiye. İç politikada savaş, kavgacı, öteleştirici dil kullanan bu 16 yıllık iktidar akrabaları birbirine düşman etmiş, ülke 12 Eylül öncesinden daha çok toplumun ayrışmasına sebep olmuştur. Bendensin ya da değilsin mantığı ile insanlar birbirine düşman ketmiştir. Kısaca İstikrar diye bir şey kalmamış tam tersine İstikrasızlık başlamıştır.
“Din ve Ahlak”
Siyasete Din o kadar çok alet edilmiştir ki 16 yıllık iktidarın sonu; Dini inanç ülkede yerle bir olmuştur. Hiçbir zaman olmadığı kadar inançlar sorgulanmaya başlamıştır. Allahın ve dinin varlığı tartışılır olmuştur. Dini kullanan insanların bir o kadar Ahlaksız davranması, ikiyüzlü çıkarcı olmaları diğer insanlar tarafından tepki ile karşılanması beklenirken yine aynı çevrelerce buna çanak tutulması son derece yanlıştır.
“Yeniden Diriliş”
Sanki yok olmuşta yeniden diriliş olacakmış gibi yansıtılan veya bazı Osmanlıcıların Osmanlıyı tekrar geri getireceklermiş gibi hava verilen bu Yeniden Diriliş söylemleri de sadece safsatadır, hikâyedir.
16 Yıl önce büyük umut ile iktidarı alan bu günkü yönetimin bu 16 yılda diriliş adına yaptığı hiçbir şey yoktur. Ülkenin bütün varlıklarını satıp yemişlerdir, çarçur etmişlerdir. Sıfır terör ile iktidara gelen bu iktidar 16 yılda ülkede terörün en çok yaşandığı, şehidin en çok geldiği kara bir dönem olarak tarihte yerini almıştır. Dirliş değil tam bir çöküş dönemi yaşanmıştır.
“Cumhuriyet ve Atatürk”
16 yıl önce insanlara verilen bir vaat vardı, “Cumhuriyet ve Atatürk” ile alakalı. Gelen iktidar bu iki değere sahip çıktığını deklare etmişti. İnsanlar güvendi ve oy verdiler. Bu iktidar Cumhuriyet ve Atatürk ile kimin derdi var ise ve kim bu iki değere saldırıyorsa onları ödüllendirdi. Osmancılık adı altında bu iki değeri yok etmeye çalıştı. Bunu açık dille getirmeseler de bunun böyle odluğunu bilenler bildi. Buda bölünmenin ayrışmanın toplumun içinde kargaşanın artmasına neden oldu. Ülkeyi ileriye değil bölünmeye ittiler, itiyorlar da.
“Hukuk ve Adalet”
16 Yılın sonunda geline son nokta ülkede hukukun çökmesi adaletin yok olması ile vuku buldu. Ak Partiye oy veren insanların dahi açıkça dile getirdiği bir olay bu. Ülkede Hukuk ve Adalet işlemiyor.
“Eğitim”
Çökmüş siyasallaşmış bir eğitim sisteminden kimsenin memnun olmadığı ortadır. Siyasi görüşü ne olursa olsun, hangi partiye oy verirse versin ortak anne babaların kararı eğitimde ne olacak çocuğumuzun durumu, nasıl daha iyi bir eğitim aldırabiliriz çocuklarımıza kaygısı var.
“Baskı”
İktidar partisi ve yandaşlarının toplum üzerinde bir baskısı her geçen gün artarak bu günlere gelindi. Yıllar önce İş arayanlara partiye üye ol iş verelim diyerek başlayan süreç günümüzde bizden değilsen yaşamaya da, iş yapmaya da hakkın yok denmeye kadar vardı. Bunu birde dini söylemlere dayandırdılar. İktidarın nimetlerinden faydalan kesim kendilerinin kazanmasına “Çok şükür Allahıma, Allahım verdi. Hamdolsun” kendilerinden olmayan ve ezilen kesime de “Bizden olamadılar müstahaktır” yaklaşımı gösterdiler. Eşit adil bölüşme taraftarı olmadılar. Baskıyı her yönde artırdılar. Adaleti kanunları tek taraflı işlettiler. Bizdensen kanun oldu değilsen kanun seni yargıladı içeri attı. Acımasız vicdansız insanların oluşmasına neden olunundu.
“Kaygı”
Başta gençler olmak üzere anneler, babaların, iş adamının, esnafın gelecek kaygısı hat safhada yüreklere oturdu. Tek kaygısı olmayanlar devlete kapıyı atan ve çarkın içinde partizanlık yapanlar.
“Terör”
PKK ile başta çözüm süreci adı altında yapılan iş birliği toplumu derinden yaraladı. Devletin valisini askerini zaaflara düşürüp itibar kaybına uğrattılar. Hendekler kazılırken, terör örgütü kaymakam yargılarken, şehrin içinde trafik kontrol noktaları kurup insanlara kimlik sorarken devletin ortada olmayışı orada yaşayan sivil halkın devlete olan güvenini yerle bir etti. Otorite sorununun oluşmasına neden oldu. 12 Eylül ve öncesi uygulamaların daha sertini Çözüm sürecinin bitişinde Güneydoğunda uyguladılar. İşid gibi radikal dinci örgütlerle yan yana duruş sergilediler. Hizbullah örgütünün liderini salıp sonrada kaçmış dediler. Terör örgütleri ile mücadelede zaafa uğradılar.
Şimdi ortak akıl ile sandığa giden bir “Millet İttifakı” var. Diyorlar ki;
Adaleti, hukuku yeniden inşa edeceğiz,
Ekonomiyi üretime dayandıracağız,
Üretime dayanan tarım ve hayvancılığın gelişmesini sağlayacağız,
İnsanlarımız arasında Bölücülük ayrışma yapmayacağız,
İnsanları barıştıracağız,
Komşularımızla barış içinde yaşayacağız,
Ülkemizin kalkınması için ne gerekiyorsa yapacağız,
Eğitim siyasallaşmadan çıkarıp zengininde fakirinde çocuğunun aynı kalitede eğitim almasını sağlayacağız,
Terör ile(PKK, İŞİD, FETÖ vb) mücadeleyi daha güçlü yapacağız,
Eşit kazanıp eşit bölüşeceğiz.
Güçlü parlamenter sisteme döneceğiz
Ve bu ülkeyi ortak yönetmeye varız diyorlar.
“Tayyipci misin?, Anti Tayyipçi misin?”
Ben toplumda oluşan Recep Tayyip Erdogancı ya da Anti Recep Tayyip Erdoğancı değilim.
Sandığa gitmeden önce düşünün. Oyunu sırf Recep Tayyip Erdoğancıyım diye verme ya da sırf Recep Tayyip Erdogan’a nefret ederekten de verme.
Oyunu sağduyu ile düşünerek, ülkenin, çocuklarını geleceğini düşünerek ver.
Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce, Meral Akşener, Temel Karamahmutoğu, Selahattin Demirtaş, Binali yıldırım, Kemal Kılıçtaroğlu gibi siyasiler gelir gider ama ülkeye yapılanlar kalıcı olur. Bunlar iyide olsa da kalıcı olur kötü olsa da kalıcı olur.
İyi kalıcı işler yapacağın insana oyunu ver. Demokrasi adına oyunu ver. Oy vermezlik yapma.
Akan Bozat
23 Haziran 2018, İstanbul