Romancı Cevat Sarıkartal ile edebiyat üzerine söyleşi yaptık, yeni romanını sorduk.
Onlarca kitabınız yayınlandı, ama sizin yazarlık parmağınızdaki halklardan biri. Okuyucularımızın sizi yakında tanıması için kendinizi nasıl ifade ederdiniz?
Ben yazılarımı ve şiirlerimi, hayatın içerisinde dolaşmak için yazıyorum. Hayatin keder ve kaderinden kesitlerle onu tanımaya ve anlamlaştırmaya çalıştım. Çözemediğim soruları, renkleri, doğayı, aşkı ve umudu hayatla ortaklaştırmaya ve oradaki yerini tanımaya çalıştım. Hayat bana merhameti, sevgiyi, umudu, zarafeti öğretti. Müziği, ezgileri, renkleri, ışığı öğretti. Bende onların dilinden hayata bakmayı ve o zaviyeden yazılarımı kaleme almaya çalıştım.
Son romanınız “Mavi Turnalar” hiç kitap okumayanların da anlayabileceği yalın ve güzel Türkçe ile yazmışsınız. Merak eden okuyucularınız için biraz bize romanınızdan bahseder misiniz?
Mavi turnalar, hayatın ta kendisiydi benim için. Duyguların, aklın, merhametin, ortaklaşmanın, emeğin, sevginin, direnmenin kalp atışlarıydı. Bilinen ve yazılanların dışında 3. Bir çıkış yolu ve aklıydı. Ortak insanlık ihtiyaçlarının zafer, Mücadelenin etik ve namuslu ve de cesur bir yürüyüşüydü. Heyecanı, estetiği, rengi ve umudu kaybetmeyenlerin romandır mavi turnalar.
Cevat Sarıkartal edebiyat ve sanat ile iç içe geçmiş bir yaşamı var, yazılarınızda bir tablo gibi renklerin ahenkle dans ettiğini görüyoruz bunun nedeni resimle iç içe olan bir yaşamıdır. Resim sisin için ne ifade ediyor. Sanata ve sanatçıya bakmak nedir?
Evet, edebiyat ve sanat benim için kalp atışlarıdır yaşamın. Güzel olan ve insanlık için çoğalan ve akan ne varsa başımızın tacıdır. Renkle, Aşkla, coşkuyla, felsefe ve matematikle ve de üretimle güzel bir dünyayı teklif etmektir insanlığa. Mavi turnalar da buna yürüyen paragraflar yoludur…